Bir süredir kanser tedavisi gören usta oyuncu Aydemir Akbaş evinde baygın bir şekilde bulunmuş ve Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesine kaldırılmıştı. Yoğun bakımda tedavi altına alınan Akbaş entübe edilmişti. Entübe edilen usta oyuncu Aydemir Akbaş 88 yaşında hayatını kaybetti. Aydemir Akbaş'ın ölümünün ardından vasiyeti ortaya çıktı.
Bir süredir kanserle mücadele eden Türk sinemasının efsane isimlerinden Aydemir Akbaş, tedavi gördüğü hastanede 88 yaşında yaşamını yitirdi.
Bir süredir kanserle mücadele eden Türk sinemasının efsane isimlerinden senarist, yönetmen, oyuncu, gazeteci ve spor yazarı Aydemir Akbaş, tedavi gördüğü İstanbul Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi'nde, 88 yaşında yaşamını yitirdi.
Türk sanatının çınarlarından Akbaş o röportajda "Daha çok işim var. Yapacak, yazacak çok şeyim, kavga ve hakaret edeceğim çok insan var" demişti...
YAŞAM ÖYKÜSÜ İSTANBUL, FERİKÖY'DE BAŞLADI
Aydemir Akbaş, 3 Mart 1936 günü Manastırlı bir baba ile Trabzonlu bir annenin oğlu olarak İstanbul'un Feriköy semtinde dünyaya gözlerini açtı. Hayatının ilk döneminde oyuncu olmak gibi bir hedefi de yoktu. Önce İtalyan Lisesi'ne sonra Galatasaray Lisesi'ne gitti. Ardından bir süre gazetecilik yaptı. Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde öğretmen olarak askerlik görevini tamamladı. Onu bugünlere taşıyan olaylar zinciri ise ondan sonra gerçekleşti.
ÖNCE SİNEMA SONRA TİYATRO
Askerden döndükten sonra gazetecilik yaptığı yıllarda Altan Erbulak ile tanıştı. Gülriz Sururi, Ayfer Feray, Nisa Serezli, Ali Poyrazoğlu gibi bir döneme damgasını vuran usta tiyatrocularla birlikte çalıştı. Aydemir Akbaş ilk tiyatro deneyimini 1968 yılında Ayfer Feray- Nisa Serezli Tiyatrosu'nda yaşadı.
7 Kocalı Hürmüz oyununda sahneye çıktı. Bundan bir yıl sonra da Gülriz Sururi ve Engin Cezzar Tiyatrosu'nun kurduğu Ortaklar Tiyatrosu'na katıldı. O dönemde Nikah Kağıdı, Düşenin Dostu gibi oyunlarda sahneye çıktı. Bu arada oyunculuğun yanı sıra yönetmenlik de yaptı.
ATIF YILMAZ İLE ÇALIŞTI
Akbaş'ın sinema deneyimi ise tiyatrodan önce başladı. 1964 yılında Atıf Yılmaz'ın imzasını taşıyan Keşanlı Ali Destanı'nda kamera karşısına geçti. Aslında bu eserle tanışıklığı ise daha öncesine dayanıyordu. Aynı eserin tiyatro yorumunda hem Sipsi Selim karakterine hayat verdi hem de sahne amirliği yapmıştı.
Aydemir Akbaş, sinema alanında Yılmaz Güney ile de bazı ortak çalışmalar yaptı. 1974 yılına gelindiğinde Yeşilçam'da erotik filmler furyası başladı. Birçok oyuncu o dönemde sinemadan elini eteğini çekse de Akbaş mesleğini sürdürdü. Döneme damgasını vuran birçok filmde kamera karşısına geçti.
100'DEN FAZLA FİLMDE OYNADI
Özetle Aydemir Akbaş, mesleğine hiç ara vermedi. Yeşilçam'ın hemen hemen her dönemine tanıklık eden Akbaş, sonraki yıllarda da oyunculuğu sürdürdü. Kariyeri boyunca 100'den fazla filmde rol aldı. Bunun yanı sıra 8 tane film yönetti. Yıllar içinde 30 tane tiyatro oyununda oynadı.
HİÇ EMEKLİ OLUP KÖŞESİNE ÇEKİLMEDİ
Aydemir Akbaş; yıllar içinde giderek bozulan sağlık durumuna rağmen 80'li yaşlarında bile emekli olup köşesine çekilmed Hayatının ileri bir döneminde bile bu kadar enerjik olmasını da Hürriyet'e verdiği bir röportajda yaşamayı çok sevmesine bağlamıştı. Akbaş, gençlerle iletişimi hiç koparmamasının da bunda etkisi olduğunu belirtmişti.
EŞİYLE İKİ KEZ BOŞANIP ÜÇ KEZ EVLENDİ
Akbaş, gençlik yıllarından beri eşi Beyhan Akbaş'tan kısa süreler dışında hiç ayrılmadı desek yanlış olmaz. Çift, iki kez boşanıp üç kez evlendi. Aydemir Akbaş ve Beyhan Benek ilk olarak 1964 yılında evlendi. Ardından gelen yıllarda iki kez boşandılar. Ama üçüncü kez evlendiler ve bu defaki ömür boyu sürdü.
KEDİLERİME İYİ BAKSINLAR... SAKIN HAYATIMI FİLM YAPMASINLAR
Aydemir Akbaş daha önce gırtlak kanserini yenmişti. Hastalığını öğrenir öğrenmez hemen ameliyat olmak istediğini anlattı Hürriyet'e verdiği röportajda. Bunun nedenini de "Yaşamayı seviyorum" diye anlattı. Son bir dileği vardı usta oyuncunun bunu da şu sözlerle açıklamıştı: Ölümden çok korkuyorum. Umarım uykumda ölürüm... Akbaş'ın bir de vasiyeti vardı. İlk ayrıntı geride bıraktığı kedilerine iyi bakılmasıydı.. İkincisini ise şu sözlerle ifade etmişti: "Sakın hayatımı film yapmasınlar çünkü doğrusunu çekemezler.."