DOĞANIN ÇIĞLIĞI: KURUMUŞ AĞAÇ YENİDEN HAYATA TUTUNUYOR

Biga’da bir tarlada kuruyan ağaç, üniversite kampüsünde koruma altına alındı.

13 ilde düzenlenen "Hücre-7" operasyonlarında 88 şüpheli gözaltına alındı 13 ilde düzenlenen "Hücre-7" operasyonlarında 88 şüpheli gözaltına alındı

Çanakkale’nin Biga ilçesinde bir tarlada yıllarca doğaya meydan okuyan ve yıldırım düşmesi sonucu zarar gören ağaç, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Prof. Dr. Ramazan Aydın Kampüsü’ne taşınarak koruma altına alındı. "Doğanın Çığlığı: Yıldırım Düşen Ağaç" adı verilen bu özel anıt, doğanın insanlığa verdiği mesajı hatırlatıyor.

DOĞAYA DİRENÇLİ BİR TANIK

Biga’daki bir tarlada, kuraklık ve iklim değişikliği nedeniyle zamanla solan ağaç, bir gün yıldırımın düşmesiyle büyük zarar gördü. Ancak bu olay, onun tamamen yok olmasına sebep olmadı. Doğanın sert koşullarına karşı verdiği mücadele ile dikkat çeken bu ağaç, artık kampüste sergilenen bir anıt olarak varlığını sürdürüyor.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE DİKKAT ÇEKEN BİR SEMBOL

Üniversite kampüsüne taşınan ağaç, bilgilendirme tabelasıyla birlikte sergileniyor. Üzerinde, "Bu anıt, sadece bir ağaç değil; doğanın hayatta kalma mücadelesinin sembolüdür. Kuraklık ve yangınlarla savaştı ve bize doğanın gücünü, sabrını ve bizim ona olan borcumuzu hatırlatıyor" ifadeleri yer alıyor.

GELECEK NESİLLERE MESAJ VERİYOR

Doğa dostları ve öğrenciler tarafından ilgiyle karşılanan bu anıt, doğanın korunmasına yönelik farkındalık oluşturmayı amaçlıyor. Çevre bilincinin artırılması için önemli bir mesaj taşıyan ağaç, insanlığın doğayla olan ilişkisini sorgulaması gerektiğini hatırlatıyor.
Yetkililer, bu tür projelerle doğa ve iklim değişikliği konularında toplumsal bilincin artırılmasının hedeflendiğini belirterek, "Bu anıt, geleceğimiz için bir uyarı ve doğanın sesine kulak verme çağrısıdır" dedi.

ANITIN ÖNÜNDEKİ BİLGİLENDİRME NOTU:

"Bu ağaç, bir zamanlar yemyeşil dallarıyla gökyüzüne uzanan, canlıların gölgesine sığındığı bir doğa harikasıydı. Ancak zamanla, insanlığın farkına varamadığı ya da görmezden geldiği bir tehlike, yavaşça ağacın özüne işledi. Kuraklık ve iklim değişikliği, yavaşça ağacın canını aldı, yeşil dalları sarardı ve toprağı çatladı.

Bir gün, doğanın sert yüzünü gösterdiği o anda, bir yıldırım düştü ağacın kalbine. Bu yıldırım, yalnızca kuru bir ağacın sonunu getirmekle kalmadı, aynı zamanda doğanın insanlığa attığı sessiz bir çığlıktı. Yangınlar, fırtınalar ve kuraklık, doğanın acısını haykırdığı anlardan sadece biriydi.

Bugün, bu ağacın anıtı bize geçmişin hatalarını hatırlatıyor. Her kurumuş dalı, her yanmış kabuğu, insanlığın doğayla olan ilişkisini yeniden düşünmesi gerektiğini gösteriyor. Ağacın yanmış gövdesi, doğanın bir daha sesini duyurmak için çığlık atmasına gerek kalmaması gerektiğini simgeliyor.
Bu anıt, sadece bir ağaç değil; doğanın hayatta kalma mücadelesinin sembolüdür. Kuraklık ve yangınlarla savaşan bu ağaç, bize doğanın gücünü, sabrını ve bizim ona olan borcumuzu hatırlatıyor. İnsanoğlu için bir uyarı ve geleceğimiz için bir umut ışığı..."

Muhabir: Bahar Karakurt