Günümüzde insan ilişkileri bireylerin ben merkezciliği etrafında dönmeye başladı.

Sosyal iletişimin gerekliliği,aile,iş yaşantısında kişiliklerin rengini yansıtan bir unsur olunca, insanlık değişik karakterlerin tartıldığı hassas bir teraziye dönüştü.Olumlu veya olumsuz bir çok karakteri yönlendiren ahlak yapısı da, günümüzün tasarruflu kullanılması gereken zaman kavramı içerisinde alalade geçiştirildi.Hızla tüketilen insan ilişkilerine zemin hazırlayan günümüz de bunu tetikleyen faktörlerden birisi de insanların içinde barındırdığı hırs.
Birey gittikçe kalabalıklaşan dünyada kendine yer edinmek ,varlığını hedeflediği yere ulaştırmak için ruhunu inandığı şeylerle besliyor.Bunun içerisine hırsın katılma dozunu iyi ayarlamak gerekiyor.Hırsın seviyesi iyi ayarlanmadığı takdirde zarar ve fayda yönünü ayarlayan ince çizgisinden zarar tarafına farkına varmadan geçmek hiç de zor olmayacaktır.Hırs ne zaman iyidir diye irdeleyelim.Hırs tembelliğe karşı bir kalkan olduğu zaman iyidir.Hedefimize kilitlendiğimizde önümüze çıkan engelleri aşmak için bize gereken enerjiyi verdiği zaman iyidir.Doğru olduğuna inandığımız fikirlerimizi savunmamızda hırs gereklidir.Ne zaman hırs ahlaki erdem sayılan doğrultulardan çıkarsa işte o zaman zararlıdır.Bu kez faydalı olan bu ahlak,ruhu farketmeden her geçen gün kemiren,kalplerdeki iyilik perdesini dahi kaldıracak bir ahlaka bürünebilir.Bu süreçten sonra insan istediği şeylerin sınırlarını belirleyemez duruma gelir.Ardından da hakim olamadığı hırsı,kendine karşı aciz hale getirir insanı.Azim ve kararlı olmak ve doğruluktan ayrılmamak bu ahlakın iyi olan tarafı.Bencilliğe dönüşen,kıskançlıkla beslenen hırs ise kendine zarardan başka hiçbir sonuca varamaz.Bu noktada hırsımızın düzeyini inancımızın ötesine geçmesine izin vermeyecek şekilde ayarlamalıyız.Eğer hırs elindeki nimetlere şükretmeyi terkedip,daha fazlasını isteyen bir nefis zayıflığına dönüşürse o zaman inancımızın dışına çıkan bir ahlak olacaktır.Hırs Allahın takdirine boyun eğmeyi unutturacak gafleti getirirse zararlı olacaktır.Velhasıl hayatındaki her alanda üzerindeki vazifeleri yapma sorumluluğunu teşvik edecekse bu hırs faydalı olandır.Bu ince çizgiyi farkettikten sonra,hırs nerede duracağını bilir ise iyiye kullanılacaktır.Yani hırsı ruhumuzda hangi yöne estirirsek, yelkenlerini o tarafa çevirecektir.
Madalyonun diğer tarafını da çevirelim.Hırsı dünya hayatında doğru yönlendirmezsek bunun zararını hem dünyada hem de ahiret hayatında yaşarız.İslam kötü ahlakın barındığı hiç bir kalpte hakkıyla yaşayamaz.Nitekim peygamber efendimiz buyuruyor ki:İnsanoğlu ihtiyarlar fakat onun iki özelliği genç kalır;hırs ve uzun emel.İçimizde bitmeyen bu hırsı uhrevi duygularla bastırdığımız zaman fayda kısmından uzaklaşmadan barındırırız.Hırs içimizde köklerini sağlam temellere atmış bir duygudur.Zamanı geldiğinde doğru budarsak zararlı yapraklarını atar ve bunu faydamıza kullanırız.Unutmamak gerekiyor ki hırs,yapmamız gerekenleri vazife edinmemizi sağlayan istekten uzaklaştığında zararlı yönlerini biz farketmeden sinsice yaşatmaya başlayacaktır.Hırs yönünü ve dozunu iyiden yana seçerse başarı ve mutluluğa hizmet eder ,kötüden seçerse haksızlığa ve tamaha hizmet edecektir ve kazanılan herşeyin aslında bir kayıp olduğunu farketmek geç olmayacaktır.Bize saf duygularımızı kaybettirmeyen hırsı seçmeliyiz.Dinimiz hırsı ikiye ayırır:kötülenen ve kötülenmeyen hırs.Kötülenen hırs kişiyi Allah'ın emir ve yasaklarına uymaktan alıkoyandır.Bunun sonucunda hizmet bencilliğe,övülmeye isteğine yapılır.Arka planında bir çok olumsuz davranışı da getirir.Kötülenmeyen hırs ise Allah'ın emir ve yasaklarını çiğnemeden sahip olunan azimdir.Bu ince çizginin idrakını yitirmeden hırsımızı güzel ahlakın temelleriyle yönetelim.