Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü'nde yürütülen proje kapsamında, kahverengi deniz yosunundan gıdaların bozulmasını önleyen, çevreye ve gıdaya dost ambalaj üretildi.
Çevre ve geri dönüşümle ilgili proje fikri oluşturan Kimya Mühendisliği Bölümü 4'üncü sınıf öğrencisi Büşra Esim, aynı bölümden Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Uğur Nigiz'in danışmanlığında "Kahverengi Deniz Yosunlarından Gıda Ambalajı Üretimi ve Karakterizasyonu" adlı projeyi hayata geçirdi.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) destekli proje kapsamında müsilajdan sonra deniz kıyılarında daha yaygın hale gelen kahverengi deniz yosunlarını laboratuvar ortamında işlemlerden geçiren Esim, ambalaj üretmeyi başardı.
Büşra Esim, AA muhabirine, Çanakkale'nin Dardanos bölgesinden kahverengi deniz yosunlarını topladıklarını, laboratuvar ortamında yıkama aşamasından geçirerek deniz tuzundan arındırdıklarını ve farklı işlemlerden geçirerek gıda ambalajı ürettiklerini söyledi.
Esim, "Gıdaları bu filmlerle kaplayarak fiziksel, kimyasal ve biyolojik bozulmalardan koruyup raf ömrünü uzatmış oluyoruz hem de çevre dostu olduğu için plastik kirliliğini önlemiş oluyoruz. Ambalajlar doğaya atıldıklarında 3-5 hafta içinde kendi kendine yok olabiliyorlar. Bu nedenle çevre dostu olarak görülüyorlar. Aynı zamanda yenilmesinde de bir sakınca görülmüyor. Üretim maliyeti açısından da uygun." diye konuştu.
Testlerini tamamladık, patent ve yayın aşaması var"
Doç. Dr. Filiz Uğur Nigiz de çalışmayı TÜBİTAK destekli lisans öğrencisi projesi olması bakımından çok önemsediklerini dile getirerek, "Bu öğrenciler kimya mühendisi olarak mezn olduklarında, eğitimlerini boş geçirmemiş oluyorlar, CV'leri dolu oluyor ve faydalı şeyler yaparak hazır hale geliyorlar." dedi.
Nigiz, projenin çevreyi, gıdayı ve plastik geri dönüşümünü bir araya getiren bir çalışma olduğunu vurguladı.
Deniz yosunlarından sodyum aljinat (yoğunlaştırıcı bileşen) üretip film haline getirdiklerini anlatan Nigiz, "Projenin bütün testlerini tamamladık. Bundan sonra patent ve yayın aşaması var." bilgisini paylaştı.
Ürünün ham maddesinin doğadan gelip, doğaya gittiğine dikkati çeken Nigiz, ambalajları ürettikten sonra toprağa ektiklerini, farklı iklim koşulları oluşturmak için farklı zamanlarda suladıklarını anlattı.
Yazın daha az, sonbaharda ve kışın daha fazla su verdiklerini aktaran Nigiz, "Gördük ki çok sulanan 3 haftada, az sulanan ise 5 ila 7 haftada tamamen bozuluyor. Üstelik ektiğimiz tohumlarda da ambalaj olmayan yerlere göre daha fazla büyüme fark ettik. Bu kısımla ilgili çalışmaları zirai işlemler tarafında yapıyoruz." ifadesini kullandı.
"2030'a kadar Avrupa'da petrol türevli polimerlerden oluşan gıda ambalajı yasaklanacak"
Nigiz, bu ambalajın hem çevreye zarar vermediğini hem gıdaya mikroplastik geçmediğini hem de atık olduğunda toprağa faydasının bulunduğunu belirtti.
Mevcut ambalajlarla ürettikleri ürünü karşılaştıran Nigiz, şunları kaydetti:
"Evde genellikle polietilen ya da farklı petrokimya temelli plastikler kullanılıyor. Onların raf ömrü uzun, mekanik dayanımı da yüksek ama bunlar gıdamıza geçiyorlar, çevreye attığınızda bozulmuyorlar. Güneşle de bir araya geldiğinde zararlı kimyasallar veriyorlar. Ürettiğimiz ambalajlar neredeyse onların mekanik dayanımına yakın bir dayanım sağlıyor. Mekanik dayanımları benzer, gıda korumaları benzer ama biyobozunur ve tamamen güvenli ambalajlar.
2030'a kadar Avrupa'da petrol türevli polimerlerden oluşan gıda ambalajı yasaklanacak. Biz de zaten bunu yavaş yavaş yapmak zorunda kalacağız. Dolayısıyla önümüzde çok kısa süre var. Bu çalışmalara hız verilmesi gerekiyor. Biz de laboratuvarda öğrencilerimizle bu konuda çalışmaya devam ediyoruz."