Biga Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Safiye Nur Özcan, 1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında halkın farkındalığını artırmak amacıyla önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Özcan, AIDS ve HIV ile ilgili farkındalığı artırmak ve hayatını kaybedenleri anmak amacıyla, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1988 yılında belirlenen 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nün önemini vurguladı. Bu yılın teması ise "İnsan Haklarının İzinde Yürü" olarak belirlenmiş olup, insan haklarının korunmasına dikkat çekilmektedir.

Dr. Özcan, AIDS'in sona erdirilmesi için HIV ile yaşayan, HIV riski altında olan veya HIV'den etkilenen herkese ulaşmanın önemini vurgularken, özellikle dışlanmış ve marjinalize edilmiş kişilere yönelik çalışmalara dikkat çekti. Dünya AIDS Günü'nün, herkesin haklarını koruyarak sağlığını korumak için bir eylem çağrısı olduğunun altını çizdi.

HIV ve AIDS Arasındaki Fark

HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü), vücuda girdikten sonra zamanla bağışıklık sistemini oluşturan hücrelerin azalmasına ve hastalıklara karşı savunma mekanizmasının zayıflamasına sebep olur. AIDS (Edinsel İmmün Yetmezlik Sendromu) ise HIV enfeksiyonunun ileri evresidir. HIV sebebiyle bağışıklık sisteminin görevini yerine getirememesinden dolayı vücutta bazı enfeksiyonlar ve hastalıklar görülmeye başlar. Ancak, HIV virüsü olan herkeste AIDS'e ait hastalık belirtileri görülmeyebilir. Bu hastalar, görünüşte sağlıklı ve normal olabilir ve bazıları 15 yıl (ortalama 10 yıl) boyunca hiç belirti göstermeyebilir. Fakat, HIV taşıyan kişiler hastalık belirtileri olmasa bile başkalarına virüs bulaştırabilirler.

AIDS'in, bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu fırsatçı enfeksiyonlar ve tümörlerin oluşturduğu bir klinik tablo olduğunu belirten Dr. Özcan, bu güne kadar HIV/AIDS için kesin bir tedavi veya aşı bulunamadığını söyledi. 

HIV/AIDS'in Yayılmasının Önlenmesi

HIV/AIDS epidemisini durdurmak için en önemli noktalardan biri, hastalığın kişiler arasında yayılımını önleyerek yeni vakaların ortaya çıkışını azaltmaktır. Ayrıca, HIV ile enfekte kişilerin erken tanı alması, tedaviye erişim sağlaması ve tedaviye devam etmesiyle viral yüklerinin sıfıra indirilmesi, bulaştırıcılığın engellenmesinde büyük rol oynamaktadır.

Dr. Özcan, HIV enfeksiyonunun en sık bulaşma yolunun korunmasız cinsel temas olduğunu, bunun dışında damar içi enjektörlerin paylaşımı, anneden bebeğine geçiş, kan ve kan ürünleriyle bulaşma gibi yollarla da virüsün yayılabileceğini belirtti. Türkiye’de 1987 yılından itibaren her kan ve kan ürününe gerekli testler yapılmadan hastalara verilmemektedir.

HIV Bulaşmaz:

Çanakkale Üniversitesi'nin Katkısıyla Genetik Araştırmada Çığır Açıldı Çanakkale Üniversitesi'nin Katkısıyla Genetik Araştırmada Çığır Açıldı

HIV enfeksiyonu, HIV pozitif kişilerle aynı iş yerinde çalışmakla, aynı okulda okumakla, ortak çatal ve kaşık kullanmakla, dokunmak ve tokalaşmakla; telefon, kitap, defter gibi araçları kullanmakla; duş ve banyo alanlarını, havuzları, tuvaletleri ortak kullanmakla; böcek ısırması veya sinek sokması ile bulaşmaz.

Korunma Önemi

HIV ile enfekte kişilerin viral yüklerini sıfırlayarak tedaviye devam etmesi, virüsün yayılmasını önlemek adına kritik bir öneme sahiptir. Dr. Özcan, HIV'in yayılımını engellemek ve bireysel korunmayı sağlamak için kişisel önlemlerin alınmasının önemini bir kez daha vurguladı.

Muhabir: Gökçe Akkoç