Sözlükte “yüksek sesle haykırmak; ortaya çıkmak, parlamak; sevinmek” anlamlarına gelen 'hell' kökünden türeyen hilal (????), Ay’ın kavuşum öncesi ve sonrasında yeryüzünden uçları sivri ince bir yay

Kelime, Kurân-ı Kerîm’de bir yerde çoğul şekliyle geçer.[1] Sözlük anlamına bağlı olarak özellikle kavuşum durumundan sonra Ay’ı ilk defa görenlerin onu haber vermek için sevinçle haykırmaları nedeniyle Ay’ın ilk görülen şekline hilâl denildiği kaydedilmektedir. Gerçekten de yüksek sesle telbiyede bulunmaya ve hilâl ilk görüldüğünde tekbir almaya "ihlâl" , yine yüksek sesle kelime-i tevhidi söylemeye "tehlîl" , yeni doğan çocuğun hayat belirtisi olarak çığlık atmasına "istihlâl" denir.

Her kamerî ayın başında kavuşum durumunun ardından incecik bir kavis şeklinde ilk defa görülen yeni aya bir-üç gecelik iken hilâl denildiği gibi her ayın sonunda kavuşum durumundan önceki son 2 gecedeki aya da bu ad verilir. Bunların dışında kalan diğer gecelerde Ay’a "kamer" , kavuşum sırasında yeryüzünden görülemeyen durumuna da "muhak" denilir.[2]

Kuran’da,

“Sana hilâllerden sorarlar. De ki: Onlar insanlar için vakit ölçüleridir ...” [3]

buyrulur. Ayrıca yılların sayısı ve hesabının bilinmesi için Ay’a menziller tayin edildiği [4] , onun eğri hurma dalı haline gelinceye kadar inceldiği ve bir yörüngede döndüğü [5] belirtilir. Hadislerde hilâl daha çok oruç ve hac zamanının tespitiyle ilgili olarak geçmektedir.[6]

Hilâl Allah’ın varlığının ve kudretinin delillerinden biri sayılır. Birçok âyette ayın insanların hizmetine sunulduğu belirtilir, ayrıca birkaç yerde onun üzerine yemin edilir.[7]

Hilal çok eski zamanlardan beri kutsal sembollerden biridir. Hilal, her şeyden önce, değişimin, dönüşümün, doğumun ve yeniden doğuşun sembolüdür. Kurtuluş dağının üstünde temsil edilen hilal yeniyi haber veren anlamına gelir.[8]

Sümerlerin Sâmîlerde Sin’e tekabül eden ay tanrıları Nanna’nın sembolü hilâldi. Mezopotamya’da bulunan tarihî kalıntılar içinde özellikle mühürlerde ve sınır taşları üstünde hilâle çok sık rastlanmaktadır. Ortadoğu’da değişik adlarla Mısır, Roma ve Yunan uygarlıklarinde görülen gök cisimlerine tapınma geleneğinde Ay tanrısı / tanrıçası da hilâl şeklinde tasvir edilirdi.[9][11]

Hilal sembolü, Eski Mısır’da yıldızı Sirius olan ilahe İsis’in de sembollerinden biriydi. Grek tradiyasyonunda Artemis’tir. Hilal sembolünün Anadolu’daki en ilginç tasviri, Mitra inisiyasyonu törenlerinin yapıldığı Nemrut dağındaki aslan kabartması üstünde yer alır. Kabartmada hilal bir yıldızla Ayyıldız oluşturacak şekilde yapılmış ve nedense 3 yıldız diğerlerinden farklı çok ışıklı betimlenmiştir.

Eski Mısır’da hilale kimi zaman spiritüel güneşin aracı olan gemi gözüyle bakılmıştır. Hilal ve geminin biçimleri arasındaki benzerlik Sümerlerinde gözlerinden kaçmamıştır. Hilal sembolüyle ilişkili görülen diğer semboller yay, gökkuşağı ve yumurtadır. Rene Guenon bu sembollerden bazılarının ilişkili olmakla kalmayıp özdeş olduğunu ileri sürer. [12]

Eski Ortadoğu’da hilâl, sadece Mezopotamya’da değil çok geniş bir alanda sembol olarak kullanılmıştır. Mısır’da Thot, Ay tanrısı; İsis, Ay tanrıçasıydı ve başlarında hilâlle kuşatılmış kurs bulunan bir başlıkla tasvir edilirlerdi. İran’da da hilâl sembolünün önemli bir yeri vardı. Düalist Zerdüştî tasavvuruna göre tanrı Hürmüz’ün 2 gözünden biri Ay, diğeri Güneş’ti. 1. ve 2. Darius gibi kimi Ahamenî hükümdarlarına ve hânedanlarına ait paralarda hükümdar betimlemelerinde tacın üstünde bir hilâl yer almaktadır.[13] Sâsânî paralarının çoğunda da hilâl bulunmaktadır ve bunların bir kısmı yıldızlıdır.[14][11]

Hindu tradisyonlarında 4 unsurdan su gümüş hilalle simgelenir. Hıristiyan öğretisinde hilal sembolü pek kullanılmamakla birlikte Graal efsanelerindeki Montsalvat üzerine kimi zaman hilal sembolünün tasvir edildiği görülmüştür.

Hilal sembolünün Anadolu da en ilginç tasviri Mitra inisiyasyonu törenlerinin yapıldığı Nemrut Dağı’nın aslan kabartması üstünde yer alır. Kabartmada hilal bir yıldızla ayyıldız oluşturacak şekilde yapılmış ve nedense 3 yıldız diğerlerinden farklı olarak betimlenmiştir. Kimi tradisyonlarda ineğin Ay'la ilişkilendirildiği görülür. Bu ilişki kimilerince Ay’ın dişil prensibi göstermesinden kimilerince ineğin boynuzlarının hilal biçimiyle benzerlik bir çok tradisyonlarda işaret edilmiştir. Örneğin Sümerler, Ay’ı boynuzlar arasında ineği de hilal sembolü arasında temsil etmişlerdir.

Arap öğretisinde hilal sözcüğünün sayısı kamer takvimindeki ayın günlerinin sayısı gibi 28 dir. İslâmî tradisyonda hilal dirilişin simgesi olarak belirtilir. Hilal ve yıldızdan oluşan ayyıldız sembolünün Maya ve Mısır tradisyonlarındaki betimlemelerde rastlanan kullanımı bu sembolün Sirius ile ilgili anlamını kuvvetlendirmektedir.[15]

Diğer taraftan Türkler daha Orta Asya’dayken bu motifleri kullanmaya başlamışlardı. Kuşhan sikkelerinde, Göktürk boylarının damgalarında, Uygur tuğlarıyla Karahanlı bayrağında hilal motiflerine rastlanmıştır. Hatta hilal biçimi gönder âlemlerinin ilk defa Karahanlılar tarafından kullanıldığı zannedilmektedir. Karahanlı şehirlerinden Hoten’de içlerinde Arapça ibareler taşıyan, üzerleri yaldızlanmış tunçtan mamul kimi hilaller ele geçirilmiş ve bunların sancak âlemi olduğu ileri sürülmüştür. Dolayısıyla, İslam öncesi Orta Asya Türklerinde bir şekilde mevcut bulunan ay-yıldız motifleri, İslam’ın kabul edilmesiyle birlikte artık başka bir anlam kazanmaya ve çeşitlenerek artmaya başlamıştır.[16]

Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) ve birtakım hükümdarlarının kişisel sembolü olarak hilalin kullanıldığı düşünülürse, Avrupa’nın hilali İslam’ın sembolü olarak algılamasının Osmanlılar sayesinde gerçekleştiği söylenebilir. Gerçekten de Avrupa'yla Türklerin geliştirdiği ilişkiler sonucunda nasıl ki özellikle Balkanlarda Müslüman olana zamanında “Türk oldu” denmişse, Türk Bayrağı’ndaki hilal de İslam’ın sembolü olarak algılanmış ve bu şekilde Batı dünyasında yaygınlık kazanmıştır. Hilalin İslam ve Türklerin sembolü olmasında ibadet zamanlarinden bayramlara kadar yüzyıllarca kullanılan kameri takvimin de rolünü atlamamak gerekir.

Ayyıldız motifinin Hz. Meryem ve Îsâ’yı sembolize ettiği, önceleri İskenderiye’nin, daha sonra da İstanbul’un sembolü olduğu ve Türklerle Müslümanlara Bizans’tan geçtiği ileri sürülmüşse de Abdülhay el-Kettânî yukarıda anılan rivayetin bu son iddiayı geçersiz kıldığını belirtmektedir.[17] Emevîler’in ayyıldız motifli Sâsânî paralarını kullanmalarında bunun bir payı olsa gerektir.[11]

Geçmiş kültürlerde farklı bir anlam taşısa da âyet ve hadislerde anlatılan özellikleri nedeniyle hilâlin Müslümanlar tarafından mutluluk, sevinç ve dirilişin sembolü olarak kullanılmasında bir sakınca görülmemiş olmalıdır. İbn Hacer el-Askalânî’nin İbn Yûnus’tan naklettiği rivayete göre Hz. Muhammed, kabilesinin elçisi sıfatıyla Medine’ye gelen Sa‘d b. Mâlik b. Ubeysır el-Ezdî’ye kavmine götürmesi için üstünde hilâl bulunan siyah bir bayrak vermiştir.[18]

Hilâl, 11. yüzyıldan itibaren Doğu’da ve Batı’da Hıristiyanlığın sembolü olan haça karşı İslâmiyet’in sembolü olarak kullanılmış ve bu durum özellikle İstanbul’un fethinden sonra giderek yaygınlaşmıştır. Hilâlin ibadet takvimindeki rolü, Kurân-ı Kerîm ve hadislerde Allah’ın âyetlerinden biri şeklinde gösterilmesi ve ona yemin edilmesi, ayrıca Hz. Muhammed’in Sa‘d b. Mâlik b. Ubeysır el-Ezdî’ye üstünde hilâl bulunan bir sancak vermesi nedeniyle Müslümanlar tarafından İslâm’ın sembolü kabul edildiği söylenebilir.[11]

Tarih, bizim bayrağımız altında yaşamanın sağlığını, onun gölgesinde geçen yaşamın üstünlüğünü sarahaten ortaya koymuştur. Biz ayın en parlak halini, dolunayı değil, hilal halini seçmişizdir. Bu, bilinçli bir tercihin de ifadesidir. Çünkü ebcet hesabında, Hilal ve Allah lafızlarının sayı değeri aynı olup 66‘dır ve ebcette 2 ya da daha fazla kelimenin sayı değerlerinin aynı olmasından yola çıkarak birini dile getirmekle diğeri kastedilir kabul edile gelmiştir. Yani, Hilal derken Allah lafzının kelimeleriyle aynı ve sayısal değer olarak aynısı bir kelimeyi kullanmış oluyoruz. Dolayısıyla, sembolik olarak kullanılan Hilal şekliyle Allah kastedilmiş ve böylelikle tevhit inancına vurgu yapılmıştır.

Hilalin kucağındaki yıldız ise Arapça “Muhammed” isminin şeklidir. Ayrıca, “Battığı zaman yıldıza andolsun ki” mealindeki Necm Sûresi’nin 1. ayetinde geçen Necm, yani Yıldız kelimesiyle ilgili yapılan yorumlar içerisinde Hz. Muhammed’in kastedildiği de belirtilmektedir. Bu yorumlar, “yıldız” şeklinde meali yapılan "necm" lafzının sözlük anlamları, Kurân-ı Kerîm’deki kullanım ve bağlamları dikkate alınarak yapılmıştır. Bu yorumda, Hz. Muhammed’in Miraç’tan inmesine ya da mekanın üstüne (fizikötesi âleme) yükselmesine atıfta bulunulmuş olmaktadır. Bu 5 köşeli yıldız aynı zamanda İslam’ın şartlarına işaret eder. Dolayısıyla, Hilal Allah inancımızı, yıldız ise Hz. Muhammed’e bağlılığı dile getirir.[16]

Günümüzde pek çok Müslüman ülkenin bayrağında ya da armalarında hilâl sembolü kullanılmaktadır. Hilâl edebiyatta sevgilinin kaşlarını sembolize etmek için kullanılır.