TRT Belgesel’de Su Savaşları adında bir yapım vardı. Yazımın başlığı oradan.

TRT Belgesel’de Su Savaşları adında bir yapım vardı. Yazımın başlığı oradan. Hatta belgeselin bölümlerini izlerken Afrika ve Asya bölgelerinde su açma çalışmaları yapan ekip neden belgesele su savaşları ismi koymuş diye düşünmüştüm. Bugün daha iyi anlıyoruz ki su savaşları uluslararası arenadan, ulusal hatta yerel alana düşmüş durumda! 

Bugün 22 Mart Dünya Su Günü. İşim gereği su ile çok yakından ilgileniyorum. Suyun çok hassas kullanılması, bir damlasının dahi israf edilmemesi kırmızı çizgimdir! Uluslararası bir STK olarak Afrika ve Güney Asya bölgelerinde hayırseverlerimizin desteğiyle su kuyuları açıyoruz. İnsana Değer Veren Dernekler Federasyonu (İDDEF) olarak bugüne kadar 6 bine yakın su kuyusu açarak milyonlarca insanı temiz ve sağlıklı suyla buluşturduk. Bigalılar olarak Gana’da açtığımız Bigalı Alim Mustafa Münip Efendi Su Çeşmesi bunlardan bir tanesi… Bölgeye giden bir STK çalışanı olarak suya ne kadar değer verildiğine şahidim. Çünkü su yok! Yaşadığım topraklara baktığımda ise insanımız suyu hiç bitmeyecek bir şeymiş gibi hoyratça kullanıyor. Hortumlar takılıp dükkanlar, arabalar yıkanıyor!

Ellerimizin arasından kayıp giden su için hep birlikte mücadele edip meseleye ciddiyetle bakarak suyumuzu korumalıyız. Çünkü önümüzdeki yıllar için tablo oldukça karanlık duruyor. Biga’mızda en öncelikli sorun su olarak karşımıza çıkıyor. Siyasiler ve yöneticiler yeni su kaynaklarının bulunması gerektiğini, su tasarrufunun sağlanmasının şart olduğunu söylüyor. 2023 yılında Cumhuriyet’in 100. Yılında Belde ve Köyleriyle Biga kitabımızı hazırlarken köylerimizin en önemli sorununun su olduğunu görmüştük. Herkesin yeni bir su arayışında olduğunu, sondaj çalışmalarını devam ettirdiğini müşahede etmiştik.

Biga Belediye Başkanı Alper Şen ve ekibi de bunun farkında ki Biga’yı susuz bırakmamak için çalışıyor. Geleceğin Biga’sına emin adımlarla yürümenin en önemli yapı taşlarından biri de şüphesiz sudur. Bunun bilinç ve farkında olan, şehrin en temel probleminin su olduğunu bilen Şen ve ekibi Hoşoba’daki 8 su kuyusuyla yetinmeyip yeni su kaynakları bulduğu Havdan bölgesinde su kuyusu açıyor. Ancak geçtiğimiz haftalarda yayınlanan bir video hepimizi şok etti. Biga Belediyesi yayınladığı videoda su kuyularının kimliği belirsiz kişilerce taşla doldurulduğunu gösterdi. Bir insan neden su kuyusunu taşla doldurur? Elbette ki o suyun oradan çıkarılmasını, alınmasını, taşınmasını istememesi en büyük sebeptir. işte bu da bir su savaşıdır!

Her yerde olduğu gibi bölgemiz de su krizi içindedir. Mevsimler böyle geçerse Biga 5-10 yıl içinde ciddi su krizleri yaşar. Kıştan yeni çıktığımız şu günlerde dolu olması gereken barajlarımız boştur. Bakacak Barajı %25, Taşoluk Barajı %32, Kaynarca Göleti %78, Ayıtdere Göleti %76’dır. Diğer baraj ve göletlerimiz %100 doludur. Özellikle Bakacak ve Taşoluk barajlarındaki düşük doluluk oranları, bölgedeki sulama faaliyetleri için endişe vericidir. Hatırlıyorum da Biga’nın suyunu sağlayan Hoşoba’daki kuyular dibi bulup alarm verince su kanalları beslensin ve kuyular dolsun diye barajın kapakları açılıp su salınmıştı. Şimdi salınacak su da yok! Ayrıca geçtiğimiz yıllarda bir yönetici “Devlet Su İşleri Çan ve Biga ilçelerinin içme ve kullanma suyu ile alakalı bir baraj çalışması var oranında proje çalışması bitmiş 2023 yılı olmasa da 2024 yılında yatırım programına alınıp oradaki çalışmalara başlanacak” demişti. İnşallah yıllarda aksama olsa da mutlaka bu proje de tamamlanır!

“Sudan ucuz” söylemi kesinlikle bitmeli. Suya değer verilmeli. Belediyelerin su zammını suyu korumak adına yaptığına inanıyorum. Bu kararı savunan biriyim. Su tasarrufu konusunda herkes hemfikir olmalı. Günümüzün ve geleceğin en büyük hazinesi su tasarrufu için eller ortak kalkmalı! İnsanımız eli musluğa giderken su faturasını düşünmeli. Ayrıca çiftçilerimizin su tasarrufuna özen göstermeleri ve alternatif sulama yöntemlerini değerlendirmeleri önem arz etmektedir. Şu an ciddi bir kuraklık alarmı verilmiş değil, ancak bu düşük doluluk seviyeleri yaz aylarında ciddi sorunlara yol açabilir. Önlem alınmazsa susuzluk riski büyüyebilir. Şimdiden bölgemizde çeltik üretimi gibi suya bağımlı tarımsal faaliyetlerde kısıtlamalar yaşanabileceğini konuşuluyor. 

Unutmayalım ki Türkiye su fakiri bir ülkedir. Geçtiğimiz 5 yıl, son 170 yılın en sıcak dönemi olarak Birleşmiş Milletler (BM) tarafından açıklandı. Geçmişte yine 10 yılda bir gerçekleşen kuraklıkların, artık 5-6 yılda bir yaşandığını gözlemliyoruz. Son 50 yılda sel, fırtına, kuraklık gibi doğal afetlerin sayısı 5 kat arttı. Önümüzdeki 25 yıl sıcaklıklarda artış, yağışlarda ve toplam kar örtüsünde azalış bekleniyor. Bunu yaşayarak görüyoruz ki Biga’mızda bu yıl kar yağmadı! Yağışlar artık uzun yıllar ortalamasının altında gerçekleşiyor. Hatay'da yüzde 55, Edirne ve Tekirdağ çevrelerinde yer yer yüzde 40'a varan azalma gözlemlendi. Gelecek öngörülerine bakacak olursak, hiç de iç açıcı olmayan bir tablo önümüze çıkıyor. 2030 yılına geldiğimizde, yani sadece 5 yıl sonra, nüfusumuzun yüzde 10 artması, su kaynaklarının ise yüzde 20 azalmasını bekleniyor. Su kullanımlarımız bu şekilde giderse, hiçbir fark oluşturamazsak ve iklim değişikliği etkileri de artarak devam ederse 5 yıl sonra toplam nüfusumuzun yüzde 50’si, sulanan tarım alanlarının ise yüzde 80'i su yetersizliği riski ile karşı karşıya kalacak.

2050'de dünya nüfusunun 10 milyara ulaşması bekleniyor. Daha fazla insan, daha fazla su ihtiyacı demek. Nehirler ve göller birden fazla ülkenin sınırları içinde yer alıyor. Evet, gelecekte su savaşları çıkma ihtimali oldukça yüksek. Tarih boyunca petrol, altın ve diğer yer altı kaynakları nedeniyle savaşlar çıkarken, su da giderek en stratejik kaynaklardan biri haline geliyor. 21. yüzyılın en değerli kaynağı su olacak ve ülkeler suyu korumak için yeni stratejiler geliştirecek. Eğer su paylaşımı adil olmazsa, bu savaşlar sadece devletler arasında değil, şehirler ve hatta topluluklar arasında da yaşanabilir. 

Peki, çizdiğimiz kötümser tablo hayatın bir gerçeği olsa da suyun bilinçli kullanımı ve su tasarrufu için neler yapabiliriz? Evlerde suyun yüzde 35’i banyoda, yüzde 30’u tuvalette, yüzde 20’si çamaşır yıkamada, yüzde 10’u yemek pişirme ve içme suyu, yüzde 5’i temizlik amacıyla kullanılıyor. Örneğin bir kişinin günde 1 kez 1 dakika boyunca suyu kapatmadan diş fırçalaması yılda 8 ton su israfına neden oluyor. Bu nedenle dişimizi fırçalarken çeşmeyi kapatmalıyız. Musluklardan damlayan su saatte ortalama 12 lt suyun boşa akması anlamına geliyor. Bu nedenle damlayan muslukları hemen tamir ettirmeliyiz. Banyodaki suyu tasarruflu kullanan duş başlığı kullanmak çok önemli. 6 dakika duş yaptığınızda, tasarruflu duş başlığıyla her duş almada 50 litreye kadar daha az su harcamış oluyorsunuz. Sıcak su gelene kadar boşa akan soğuk suları biriktirilerek ev temizliği ve çiçek sulamada kullanabiliriz. Tıraş olurken ve yüz sabunlarken, musluğu kapalı tutarak günde 15-35 litre su tasarruf edebiliriz. Yine tuvalet rezervuarı 16 litrelik ise 4 kişilik bir aile tuvalette ayda 7 ton su tüketir. 16 litre yerine, 8 litrelik tuvalet rezervuarıyla ayda 3,5 ton su tasarrufu edebiliriz.

İsrafın önlenmesi, bahçe sulamalarında ve araç yıkamalarında içme suyunun kullanılmaması ve bireysel su tasarrufu hayati önem taşıyor. Tüm bunları yapan bireyler ile birlikte herkese görev düşüyor. Devletimiz, belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ve üniversitelerimiz, şehirlerin tüm dinamikleri yani herkes taşın altına elini koymalı. Su farkındalığı oluşturacak çalışmalar artmalı, su şurası düzenlenmeli hatta su kanunu çıkartılmalı. Geç olmadan yetkili kurumlar kuraklıkla ilgili daha net adımlar atmalı. Kuraklıkla ilgili atılmayan her adım, akmayan her ter maalesef gözyaşı olarak dönecek. Görüyoruz ki; iklim değişikliği, dünyayı ve ülkemizi olumsuz etkiliyor. Bu etkilerin daha da artacağını öngörerek su ve toprağımızı korumak için acil eylem planlarına ve bunları uygulamaya ihtiyacımız var. Çünkü su kaynakları çoğalmıyor aksine çoğalan tek şey suyun tüketimi oluyor!

Bugünümüz, yarınımız ve geleceğimiz için öncelikle su kaynaklarımızı doğru kullanmalıyız. Suyun kıymetini bilerek çok dikkatli hareket etmeliyiz. Su tasarrufu yaparak, ‘parasını veriyorum istediğim kadar kullanırım’ kafasından acilen çıkmalıyız!

Samet Tunçer
İDDEF Çanakkale İl Temsilcisi

[email protected]