Gözlemlemeyi seviyorsanız ama kastettiğim irdelemek asla değil, hayattan kendinize pay çıkaracak bir sürü malzeme çıkarabiliyorsunuz.
Gözlemlemeyi seviyorsanız ama kastettiğim irdelemek asla değil, hayattan kendinize pay çıkaracak bir sürü malzeme çıkarabiliyorsunuz. İnsanların arasındaki iletişimsizliğin kabalığa vurduğu noktada ne eksik diye, birbirine sesini yükselten, kaba sözler sarf eden insanların eksiği nedir diye düşünürüm.
Yakın zamanda şahit olduğum bir görüntü benim zihnimde bu soruları tekrar düşünmeme yol açtı. Doktora giden bir kişi bu kişiyi "beyefendi" diye tabir etmek mümkün değil; sadece beklemek zorunda olduğu için doktora özellikle bir bayan doktora ağza alınmayacak hakaret ve söylemlerde bulundu. Hayretle gördüm ki cehalete teslim olanların cesareti o derece fazla. Zarafet ve incelik ancak mütevazilik ve erdemlerin birleştiği insanlarda görülebilir. İnsanları meslek veya cinsiyete göre sınıflandırmadan genel hatlarla ele alırsak; benim en çok üzüldüğüm nokta kendine hakim olamayan bir insanın hayat boyu bu noksanlığını fark edecek duruma gelemeyecek olması.
Bir insana karşı sesini yükseltmek veyahut sert söylemlerle üste çıktığını zannetmek yanılgının en büyüğü. Öfke ve sinirden kaynaklı tüm davranışların kökeninde cehalet yatar. Bilgi erdemleri davranışlara işlediğiniz an kıymetlidir. Bu yüzden kişinin eğitimi en çok da kendine karşı verdiği sınavda aldığı sonuçlardır.
Toplumda eksilen sabır, anlayış ve hoşgörünün temelinde "izlemek" yatıyor. Sadece izleyen bir toplumdan ne derece ilerleme kaydedilebilir? En küçük detay gibi görünen davranışların bütüne vuran bir eksikliğin dışa vurumu olduğunu unutmamak gerek. İzliyoruz, ekranlara kilitli yaşıyoruz. Hoşgörü ve nezaketi kazandıracak bilgiden ve kültürden edinebilmek için okumaktan ve öğrenmekten hayli kaçıyoruz. Gözler; izlediği boş kareleri sadece gereksiz sözlerle gösterse iyi; gittikçe kabalaşıyor ve insan olmanın en temel hususlarını unutuyoruz. Tepkiler sertleştikçe insanlık düşüyor oysa ki.
Ruhumuz bize bir emanet, ruhumuz; bizim doğamızda, bizim iklimimizde büyüyen bir fidan. Mevsimine göre dirayetli ve hoş görünüme sahip olması için eksiklikleri ve fazlalıkları daima görüp kökleri gittikçe sağlamlaşan bir hale getirmeliyiz. Nasıl ki dış görüşünüze belli bir zaman itina etmeyi bırakırsanız temizlikten uzaklaşır, hırpani bir görünüm elde edersiniz ruhumuzda böyledir. Daima, günlük olarak; belli bir olgunluğa ve belli insani kalıplara oturmak için bakıma muhtaçtır karakterlerimiz. İzlemekten çıkıp, öğrenen, araştıran, okuyan ve bildiklerini karakterine sindirebilen, insan sözcüğünü taşıyabilen ruhların çoğalması dileğim. Cehaletin sert kabuğundan ilmin naif dokusuna kavuşan insanların her daim var olması dileğim...
İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir .