Sonsuz bir gökkuşağı kaplamıştı göğü,renklerin zıtlığı muhteşem uyumu sağlıyordu

Göz alıcı semaya bakarak yağmurun kokusuna sinen renklerin yansımasını seyrediyordum.Yağmurun ardından kaplanan renkler silmek için yağmurun izlerini, ısrarla kuşanmıştı cazibesini maviliğin içine.İçimi çektim biraz kırık biraz yorgun.Hemen ardından içime çektim havayı, nefes almanın dahi kadrini ödeyebilmenin nacizane haliyle.Renklere doyan gözler,yağmurun hüzünlü damlacıklarını sayarak bu seyre kavuşmuştu.Sonunda gözlerime yerleşen hüznün buğulu görüntüsü, ısrarla dağılmak istemiyordu.Gözlerimi kapattım bu renk cümbüşünün bir hayal olduğunu kabullenircesine.. Hâlâ grili göğün solgun yüzünden süzülen damlaların devam ettiğini düşündüm.Hüznün ağırlığı hep mutluluğu iteler diye bilirdim.Oysa ki gözlerimi açtığımda maviliğin daha netleştiğini,yağmurun toprakta kalan kokusundan ziyade bir iz bırakmadığını anladım.Mavilik renkleri bastırmıştı,gök taktığı renkli kuşakları belinden atmış mavi fistanıyla salınıyordu.Dilime yerleşen cümleleri aradım,sesim çıkmadı.Yağmur kokusunu içime çekip,hüznün terkedişini yavaşlattım.Bu hüznü garip bir şekilde özümsemek istiyordum.Hüznün de burukluk içeren masumluğundan geliyordu bu ısrarım.Bu ısrarıma dolmakta olan bulutların kızaran gözlerinden akacak yaşlar katılacaktı.Mavilik bir an da sislerin ardına gizlenip,bir müddet bekleyişe geçti.Ne berrak bir gök,ne yağmura teslim olmuş gök.Arafın adı buğulu sislerin varlığı.Sıkıntılı bir halde yayıldıkça sisler ,mavilik tüm kalelerini yıkıyordu.Yıkıldıkça kalelerin arkasına sığınmış yoğun sisler semaya akın ediyordu.Araf görüntüsü gökyüzünde çiziliyordu.Yüreği sıkışan gök ,hıçkırıklarını tutamayıp hüngür hüngür ağlamaya başladı.O derece gürültülü ağlıyordu ki tabiat ,mendilini uzatmaya cesaret edememiş,hazırlıksız yakalanmanın telaşı ile yıkanıyordu, hırçın gözyaşlarıyla...Damlaların karıştığı kalabalık güçleniyor,yıkıyordu önüne gelen kalıntıyı.Korunaklı bir köşe ararken,naif yaprakların yağmurla beraber bestelediği hışırtıların yanına doğru yöneldim.Yapraklar dalından aciz bir halde salınmış,boynunu bükmüştü.Bu doğanın hüzne saygısı,veya yenilgisiydi.Bu da hüznü yağmura yakıştıranların düşüncesi.Bazen yağmurun ruhu arındıran seyrini severim,bazen de hüzünleri çağırdığını düşünürüm.Değişkenliğinden çıkardığım tek pay,yağmurun tabiata yüklediği ruh tasvirleridir.Yada benim tabiata adadığım ruh halleri...Üstü kapalı anlamların rol bulduğu tabiat adları.