Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) projeksiyonuna göre, 2030'da 88 milyon, 2050'de 93 milyon, 2100 yılında 77 milyonun altına düşeceği tahmin ediliyor.

Geçtiğimiz sene bugünlerde Biga’nın Sesi gazetesinde “Gelecek Afrika’da” başlığıyla bir yazı kaleme almıştım. Dünyada 8 milyar insan yaşadığını, bu nüfusun 1,5 milyarının Afrika’da olduğunu ifade etmiştim. Tarihler 2100’lü yılları gösterdiğinde ise bu nüfus ikiye katlayacak. Çünkü Afrika’da nüfus artarken, dünyanın birçok kıta ve bölgesinde nüfus geriliyor. Türkiye’de ise durum ne yazık ki, hiç iç açıcı değil. Şuan 88 milyon nüfusu sahip ülkemizin,Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) projeksiyonuna göre, 2030'da 88 milyon, 2050'de 93 milyon, 2100 yılında 77 milyonun altına düşeceği tahmin ediliyor. Hatta en çarpıcı örneği ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş verdi. Bakan Göktaş, "Türkiye'de yaşlı nüfus arttı, doğurganlık azaldı. 20-25 sene sonra askere gönderecek genç bulamayacağız" ifadelerini kullandı. Dünya ordularını kıyaslayarak, Türk ordusunun büyüklüğü ile övündüğümüz zamanlar galiba geride kalacak.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da TÜİK'in 2023 yılı doğum istatistiklerinin endişe verici olduğunu ifade etti. Erdoğan, “Açık söylüyorum Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir, bir felakettir. Mevcut durum ülkemiz için tolere edilebilir olmaktan çıkmıştır. Biz bu tabloyu gördüğümüz için biliyorsunuz sürekli 3 çocuk tavsiyesinde bulunuyorduk” dedi.

Afrika Hariç Her Yerde Nüfus Geriliyor

Ülkelerdeki birçok yatırımcı rotayı Afrika’ya yöneltti, Afrika’da fabrika kurarak iş gücünden faydalanma amacı kurdu. Hatta bu faydalanma fabrikalar nezdinde ileriki yıllarda daha da verimli hale gelecek. Mesele nüfusun kıta yüzölçümüne göre çokluğu değil nüfusun hızla büyümesi. Çünkü Afrika farklı bir tablo çizdiği için yerküre üzerinde 2100 yılında 10 kişiden 4'ü Afrikalı olacak. Kara kıta 4 milyar nüfusa ulaşacak. Nüfusu kısacası iş gücü artan tek kıta Afrika olacak. Bu da geleceğin Afrika’da olduğunu açık beyan gösteriyor. Gelişmiş ülkeler de çoktan rotayı Afrika’ya çevirmiş olarak işine gücüne bakıyor. Avrupa, Amerika ve Asya kıtalarında ise bu durum tersine işliyor. Yani nüfus geriliyor. 

Japonya: Ya şimdi ya hiç

Örneğin teknoloji devi Japonya. 125 milyonu aşkın kişinin yaşadığı ülkede nüfus 14 yıldır düşüş eğilimi gösteriyor. 2011-2021 yılları arasındaki 10 yılda 3 milyon kişi azaldı. Sert düşüş eğilimine karşı çare arayışında olan Japonya Başbakanı Fumio Kişida, doğum oranlarındaki düşüşün önüne geçmek için acil önlem çağrısı yaptı, "Ya şimdi ya hiç" dedi.

Bir de Çin’e bakalım. Çünkü Çin herkesin bildiği üzere dünyanın en kalabalık ülkesi. Hatta hatırlarsınız Çin’de tek çocuk yapma zorunluluğu vardı ve ikinci çocuğu yapanlar cezalandırılıyordu. İşte o durum şimdi çok değişti. Geçen hafta dünya medyasında yer alan haberlerde nüfusta 60 yıldır ilk kez düşüş kaydedildiği bildirildi. Çin'in 2100 yılına kadar şu anki 1,4 milyarlık nüfusunun neredeyse yarısını kaybetmesi ve nüfusun 771 milyona gerilemesi bekleniyor. Dünyanın en kalabalık nüfuslu ülkesi unvanını taşıyan Çin'in bu konumunu bu yıl içinde Hindistan'a devretmesi bekleniyor.

Avrupa Nüfus Açığını Göçle Kapatıyor

Avrupa’ya baktığımızda Almanya, Hollanda, Polonya, Romanya ve Yunanistan’da doğurganlıktaki düşüş kritik seviyede. Ancak burada ilginç bir detay da mevcut. Birleşmiş Milletler Almanya gibi sanayi ülkeleri göçle beraber nüfusun dengeleneceğini, Yunanistan ve Romanya gibi ülkelerde ise hem doğum oranının düşmesi hem de az göç alması ülkeleri daha da krize götüreceğini öngürüyor. Letonya, Litvanya, Sırbistan ve Ukrayna gibi Avrupa ülkelerinde 2050 yılına kadar en az yüzde 20 nüfus kaybı yaşanacağı tahmin ediliyor. 

Kuşkusuz tıbbi imkânların gelişmişliği nedeniyle yaşam süresinin uzaması dünyada nüfusu artırıyor. Ancak doğum oranları azalıyor, yaşam beklentisi artıyor. Her iyi şartlarda ve refah yaşamda örnek olarak gösterilen Avrupa’da ise nüfus yaşlandı. 1960’lı yıllarda Türk İşgücü Anlaşması kapsamında Avrupa ülkelerine tahta bavullarla giden Türkler, ülkenin işine güç katarken bugün Avrupa ihtiyaçlarını karşılamak için dışarıdan göç sağlıyor.

Türkiye’de Durum Ne?

Bugün yaklaşık 85 milyon olan Türkiye nüfusu 2050'den itibaren maalesef gerileyecek. TÜİK verilerini incelediğimizde 2021'de doğan bebek sayısı 1 milyon 79 bin 842 olarak kaydedildi. Anne olma yaşı 2001'de ortalama 26,7 iken 2021'de 29,1'e yükseldi. Kadın başına doğurulan bebek sayısı ise 2001'de 2,38 iken 2021'de 1,70'e geriledi. Türkiye nüfusunun yenilenmesi ve artması için her kadının 2 çocuk doğurması gerekiyor. Ancak ülkemizde yaygın şekilde sosyoekonomik pek çok nedenle aile yapısına oturan tek çocuk sendromu nedeniyle bu çok da mümkün görünmüyor. Bununla beraber nüfusumuz azalmaya başlayacak, tek çocuklu yeni aile tipleri ortaya çıkacak. Nitekim kardeşi olmayan, kuzeni olmayan, teyzesi, halası, amcası, dayısı olmayan bireyler söz konusu olmaya başlayacak.

TÜİK’in, "Nüfus Projeksiyonları, 2023-2100" araştırmasının sonuçlarını incelediğimizde ise karşımıza dikkat çeken rakamlar çıkıyor. Doğurganlık göstergelerindeki hızlı düşüş eğiliminin devam edeceğini varsayan düşük senaryoya göre, Türkiye nüfusunun 2044'te 89 milyon 959 bin 486 kişiyle en yüksek büyüklüğe ulaşacağı tahmin edilirken, 2100'de 75 milyonun altına düşmesi bekleniyor. Türkiye'de 2075'te ise her 3 kişiden 1'inin yaşlı olması bekleniyor. 

Samet Tunçer

İDDEF Çanakkale İl Temsilcisi

[email protected]