Suriye üzerine oynanan uluslararası oyunun sonuna gelindi.
Oyun büyük ve derinden.
Oyun her ne kadar önce Irak’ta sonra da Suriye’de oynansa da esas hedef hiç kuşkusuz Türkiye’ydi.
Hatırlayınız. Irak üzerinden Türkiye’ye ağır darbeler vuruldu.
Irak parçalandı, PKK güçlendirildi. Lokal bir Kürt bölgesi ve zımnen Irak Kürt devletçiği kuruldu.
Ortadoğu’da cambaza bak oyunu meşhurdur.
Dolayasıyla Ortadoğu’da ABD, Rusya, Suriye, İran ve İsrail esasında hem aynı safta ve hem de birbirlerine karşı mücadele içindeydiler.
Suriye’nin ömrünün uzun olmasının nedeni ABD ve Rusya arasındaki güç mücadelesiydi.
Hatta İran, Suriye ve İsrail yönetimleri derin dostlukları vardı ve dostlukları çok eskilere dayanıyordu.
İran; ABD ve İsrail için hem Ortadoğu’yu ve hem de İslam dünyasını karıştıran aparattı.
Suriye ise Türkiye’ye karşı kullanılan bir aparattı.
Ama sıra Suriye’deydi.
Suriye’de Esad’ın ipi çekildi.
Irak’ın işgali ve parçalanması sonrasında kendi payına düşen gerekli dersleri çıkaran Türk Devleti, bu kez oyunda piyon olmak yerine oyun kuran olmaya karar verdi.
Türkiye, Suriye’de oyun kurucuları arasındaydı.
İç siyasette AKP’ye karşı muhalif bir çizgide olsam da bugün için AKP’nin izlediği dış politik atakları yakından takip eden, Afrika’da ve dünyanın birçok ülkesinde etkili diplomatik etkilerini izleyen biri olarak AKP’nin ve Türk Devletinin Suriye politikalarını destekliyorum.
Suriye’de yaşanan hadiseler gün gibi ortadayken iç siyasi arenada, özellikle DEM/PKK eksenli propagandanın etkisinde kalarak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Suriye’de PKK uzantılarına karşı yaptığı operasyonlara karşı çıkanları açıkçası dost olarak görmüyorum.
Ortadoğu’da ve dünyada yeni bir düzen kurulurken, doğal olarak Türk Devleti başını dev kuşu gibi kuma gömemezdi.
Bugün için Suriye’de Türkiye’nin aktif olarak bulunmasına şiddetli karşı çıkanları bir kere de sağlıklı düşünmeye davet ediyorum.
Çünkü yer yer yüzünde ne savaşlar biter ne de zaman durur.
Günlük siyasi çıkarlar üzerinden siyaset yapanları da yadırgıyorum.
Sırf İktidarı eleştirmek üzerine kendi varlıklarını sürdüren, iktidara muhalefet yaparak siyasal ömrünü uzatan beceriksiz miras yedi kimi siyasileri de yadırgıyorum.
Sırça köşklerinde siyaset yaparak saltanatlarını sürdürenleri kangren dönüşen bölücü Kürtçülerle silahlı mücadeleye giren, gerek yurt içinde ve gerekse de Suriye ve Irak’ta, canını Türk Milleti, devleti ve vatan için feda eden askerlerimizin polislerimizin güvenlik korucularımızın ve adını saymadığım nice insanlarımızın genellikle dar gelirli ve yoksul halk yığınlarının çocukları olduğunu unutmamalarını diliyorum.
Türkiye, Suriye’de ya herrü ya merrü demiş, oyun kurmuş ve başarıyı elde etmek üzeredir.
Türkiye, Suriye’de amacına ulaştığında Suriye hudutlarımızı iki taraflı emniyete almış olacak ve Suriye topraklarından Türkiye’ye yönelik ABD ve AB destekli PKK terörü faaliyeti asgari düzeye indirmiş olacaktır.
Bu durum elbette ki içimizdeki PKK uzantılarının üzmektedir ve daha da üzecektir de.
Aklı başında her Türk vatandaşı, her Türk evladı şunu fark etmelidir.
Türkiye’de PKK’nın ve uzantılarının kökü kurutulduğunda ABD ve AB’den beslenen nicelerinin maskesi de düşmüş olacaktır.
Yine herkes şunun idarinde olmak şarttır.
AKP karşıtı olmak ayrıdır, devlet meseleleri ayrıdır
Ne yazık ki Türkiye’de sapla samanı birbirine karıştıran çoktur.
Aklı başında her insan ve her siyasetçinin en önemli hedefi; demokratik laik sosyal bir hukuk devleti olan Atatürk Türkiye’sine sahip çıkmak olmalıdır.
Bugün PKK, yarın FETÖ ve benzeri dün olduğu gibi bugün ve yarınlarımızda başımıza bela edilmeye çalışılacaktır.
Fikri zenginliği ve derinliği olmayan, Atatürk ilke ve devrimlerini anlamamış tiplerden, kahve muhabbeti yapan siyasetçilerden devlet ve millete hayır gelmez.
Tek çare;
Siyasi partilerde devlet adamı vasıflı siyasilerin bir adım ön çıkmasıdır.