Çok enteresan günlerde yaşıyoruz. Tam tabirle, at izi it izine karışmış durumda.
Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bu toz duman içerinde anlamak mümkün değil.
Türk halkı oldukça yüksek enflasyon altında geçim ve yaşam mücadelesini verirken, iktidarın kontrolündeki TÜİK, enteresan enflasyon hesaplamalarıyla çarşı pazar enflasyonunu minimize etmeyi başarırken aslında halkı daha da fazla yokluğa ve yoksulluğa sürüklemektedir. TÜİK’in arkasına saklanan iktidarın sabit gelirli çalışanlara ve emeklilere ücret atışı yapmaması da tesadüfi değildir.
Türkiye’de hepimizin vicdanını sızlatan insanlığımızdan utandıran, daha anne sütü bile emmemiş bebeklerin sadistçe ve hunharca yönetmelerle, sırf daha fazla para kazanmak, devleti ve insanları daha fazla dolandırmak için öldüren veya ölüm terk eden yenidoğan çetesi ve benzeri çetelerin varlığı çürümüşlüğünde ana göstergesi sayılamaz mı?
Ölüme sebebiyet verenlerin, adam vuranların, hırsızlık yapanların bile salıverildiği adalet sisteminde, Nasuh Mahruki gibi Türk halkının göğsünü kabartan, büyük afetlerde canla başla çalışarak insanlarımıza yardım eden birinin düşüncesini açıkladığı için tutuklanması sizleri de üzmüyor mu?
Kara Harp Okulu’ndan 30 Ağustos 2024 tarihinde mezun olan teğmenlerin; resmi törenler bittikten sonra serbest bırakıldıklarının ardından kendi aralarında kılıçlarını göğe kaldırarak, milli ve manevi duygularını yükselten subaylık andını okumalarından “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykırmalarında birilerinin rahatsız duyması sonrasında başta okul birincisi teğmen kızımız olmak üzere bazı teğmenlerimizi ordudan atılmaya yönelik bir soruşturmaya maruz kalmaları ve bu teğmenleri savunacak avukatlara tahkikat evraklarının verilmemesi size de garip gelmiyor mu? Askerlikteki “emir demiri keser” söylemi şimdilerde siyasi iradenin kararı herkesin ve her şeyin hakkında kesin karar verir anlamına da gelmiyor mu?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın "Bunun hiç lamı cimi yok. Nasıl ki Balkanlar'daki Boşnaklar ve Arnavutların tek hamisi, gerçek destekleyicisi biziz, doğumuzdaki, güneyimizdeki Kürtlerin de hamisi biziz. Tarih böyledir. Tarihi değiştirmeyiz. Yani organik tarih de bugünkü tarih de budur." Dediği günlerde ne tesadüftür ki Irak’ta kadim Türk şehri Kerkük’te yapılan nüfus sayımında 260 000’e yakın Kürt’ün Kerkük’e taşınarak her haneye 50-60 kişilik Kürt aileleri nüfus sayımına yazdırılması size de garip gelmiyor mu? Türk devletinin bu durumdan haberdar olmaması mümkün mü? Eğer Türk devleti bu durumu biliyorsa niçin müdahale etmedi?
MHP’li üç milletvekilinin Dubai’den getirdikleri altınları havaalanı vip salonlarından yurda soktukları gerekçesiyle MHP’den istifa ettirildiğini öğrendiğinizde ne hissettiniz?
Milli Eğitim bakanının “sizin laiklikten anladığınız şey şu, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kur’an öğrenmesini yasaklamak” şeklinde yaptığı açıklamalarla laikliği hedef alması sonrasında, laik Türkiye Cumhuriyetinin bir vatandaşı olarak endişeye kapılmadınız mı?
Hele de son zamanlarda AKP’li kimi etkili yetkili kişilerin İsrail’in Türkiye’ye saldıracağını iddia etmelerini ne derecede gerçekçi bulup da etkilendiniz?
Ya Devlet Bahçeli’nin bebek katili Abdullah Öcalan’ı meclis kürsünden konuşmaya davet etmesine ne demeli?
Muhalefet kanadından CHP’de Özgür Özel’in Ekrem İmamoğlu’nu üstü örtülü olarak cumhurbaşkanı adayı gibi lanse etmesi ve İmamoğlu’nun yurt içi ve yurt dışı gezileriyle parlatılması bir yerde dereyi görmeden paçayı sıvamak manasına gelmiyor mu? Olasılıkla CHP ya bir olağanüstü bir kongreye gidecek veya Kılıçdaroğlu liderliğinde CHP’den kopmalar olacak. Mansur Yavaş da bu kopanlar arasında olacak.
Türkiye’de polisler yönelik şiddet olayları, en ciddi asayiş sorunu durumuna gelmedi mi? Görülen o ki devletin polisinde korkan eden yok. Sokaklar adeta Teksas’a dönmüş durumda ve her gün kadın cinayetleri, çete savaşları, soygunlar, yaralamalar aldı başını gidiyor. Artık bileği kuvvetli olan kendi adaletini sağlama peşine düşmüş durumda. Sokaklarımız güvenli değil.
Bu günlerde fazlaca dillendirilmese de kaçak göç nüfusu biz Türkler için en büyük endişe kaynağı. Ayrılıkçı Kürtçülük hareketlerin sosyal medyadaki şovları artık resmen propagandaya dönmüş gibi. Türkler sessiz Türkler mazlum durumda.
Ama yine de Türkiye’de iyiye giden şeyler de var. Her ne kadar cumhurbaşkanın damadı ve kardeşi çok kısa zamanda ülkenin en zenginlere arasına İHA satışlarıyla girmiş olsalar da Türk savunma sanayinin gelişmesine katkıları yadsınamaz. TB3 SİHA’nın bizim mini uçak gemimize iniş kalkışlara başlaması bile dünya savaş doktrin ve konseptlerinde büyük değişikliklere sebep olacaktır.
Hürjet’in ikinci prototipinin başarılı şekilde havalanması ve görselleri göğsümüzü kabartmaktadır. Yakın zamanda KAAN uçağımızın ikinci üçüncü prototipinin da havalanmasını dört gözle bekliyoruz.
En büyük müjdeyi Mahmut Faruk Akşit hocadan beklediğimi ifade etmeliyim. Hürjet’e, ANKA-III’e can verecek TEI-TF6000 Turbofan Motorunun artık son testlerinin yapılma aşamalarına geçildiğini, Kaan’a can verecek TF35000-40000 Turbofan Motorunun da ilk ateşlemesinin yapıldığını duymak istiyoruz.
Türkiye AKP, MHP ve CHP eliyle bir yerlere doğru sürükleniyor.
Başta Ortadoğu olmak üzere yakın coğrafyamızda büyük kırılmaların olacağı aşikardır
Türkiye’de AKP&MHP iktidarı bilmediğimiz bir plan dahilinde Türkiye’yi bir yerlere doğru götürüyorlar. Biz sade vatandaşlar ise sele kapılmış dal gibiyiz. Ne akan suya hükmede biliyoruz, ne de kendimizi taştan taşa vuran akıntıdan kurtarabiliyoruz.
Yazımı yıllar yıllar evvel yazığım bir dörtlükle sonlandırıyorum.
Devlet devlet olmaz
Halkı kollamazsa
Halk millet olmaz
Devlet kurmazsa.